LİBERTER ÖRGÜTLÜLÜK

Liberter bir örgütlenmenin farkı nedir? Amaçları ve işleyişi nasıl olmalıdır? Bu sorulara doğal olarak en başta verilecek cevaplar ve ilk akla gelenler hiyerarşik ve bürokratik olmayan, öz-yönetimciliği ve hem bireysel hem kollektif insiyatifi barındıran "devrimci" bir yapı olması gerektiğidir. Fakat belki de anarşist / özgürlükçü yelpazede yer alanların hepsinin ön-kabul olarak varsayayacağı bu ilkeler dışında, örgütlenmeyi şekillendiren etkenler neler olabilir?

Bu soruya cevap verilmeden önce devrimle ne anlaşıldığının açıkca ortaya konmasının gerekli olduğu kanaatindeyim. Bu konuda birbiriyle zıt konumlarda olan iki görüşten birisi, devrimin tüm hayatın ve toplumsal kurumların bir anda yerle bir olacağı varsayılan bir an olduğunu, diğeri ise devrimin gündelik hayatta var edilecek, hayatın her alanına yayılmış olan sisteme karşı bir başkaldırı niteliğinde alternatif yaşam tarzları yaratılması ve bu sayede "devrim olunması" tezini savunmaktadır. Hayatın her alanına yayılmış kapitalist sistem, bize kapitalizm içerisinde farklı bir yaşam-alanı yaratma şansını vermeyecektir. Bunu verdiğini varsaydığımız durumlarda da radikalizm, kapitalizm açısından evcilleştirilmiş veya toplumdan izole olmuş, marjinal bir renk halinde var olabilecektir. Bu nedenle "gündelik hayattaki devrim" mücadelesi aynı zamanda siyasal-politik zeminde sürdürülmesi gereken toplumsal mücadeleyle birlikte yürütülmediği sürece kapitalizmi yıkma iddiasına sahip olamaz. Kapitalizme tehdit oluşturamayan her hareket ise onu güçlendirir ve "zenginleştirir". Liberter bir mücadele, yukarıda belirtilen iki unsuru da içinde barındıracak, yani hem hayata geçirmeye çalışacağı örgütlenme modeli, ilişkileri ve gündelik hayattaki tahakküme karşı alacağı tavırla devrimci, hem de kapitalizme ve otoriter sistemlere karşı siyasal ve ideolojik zeminde mücadele edecek ve topyekün bir değişimi hedefleyecek devrim anlayışına sahip olmalıdır.

Devrim fikriyatının yeniden tanımlanmasından sonra sıradaki en can alıcı soru devrimin "kim tarafından " ve hangi zeminde yükselen bir mücadelenin sonucunda gerçekleşebileceğidir. Esas amacı devrim düşüncesinin geniş kitlelere yayılmasını ve bu kurumların oluşturulmasını amaçlayan liberter örgütlenmenin; devrim yapıcı bir misyon yüklenmesi kesinlikle beklenmemelidir. Devrimi hem gündelik hayatta hemde nihai olarak gerçekleştirebilecek olan örgütlenmeler, kitlelerin doğrudan demokratik bir şekilde oluşturacakları öz-örgütlülükler olacaktır. Bunlar işçi konseyleri, mahalle meclisleri gibi doğrudan demokrasi araçları ve bunların kuracağı federatif yapılanmalar olmalıdır. Liberterler ise iktidarın bütün topluma olabildiğince eşit olarak yayılmasını sağlayacak bu örgütlenmelerin önünü açmak, ideolojik ve pratik anlamda propagandasını yapmak dışında bir "öncülük" misyonu üstlenmemelidir. Aksi takdirde tarihte devrimci anlarda örneklerine bolca rastlanan iki zıt eğilim ortaya çıkma ihtimali oluşur, aynen sovyet deneyiminde olduğu gibi: gücünü emekçilerin örgütlenmesinden alan sovyetlerin iktidarıyla, bolşevik iktidarının karşı karşıya gelmesi gibi! Bu yüzden devrim mücadelesinin yürütebilecek yegane zemin olan öz-örgütlenmeler oluşturulmaya başlandıktan sonra liberterler bu yapılanmalar içerisinde çalışmalarını devam ettirmelidirler.